3 Haziran 2009 Çarşamba

SEVGİLİYE...ÖZELLL...


Az evvel Erenköy Akıl Hastanesi’nden geliyordum (yok la,rutin bir ilaç yazdırma merasimi için), minibüs Koko Musti’nin cadde üzerindeki şubesinin önünden geçti. Benim de aklım başımdan anlık olarak uçtu! Gelinlikle-damatlıkla koştura koştura arabadan indiğimiz o gece geldi aklıma, “abi tavaya da at bi kaç tane, çok açız!” deyişim. Bize böyle bir düğün finali yakışırdı ya…

İnan niyeti bozdum minibüste, birkaç dakika içinde kendimi Bostancı sahiline attım, Sheeva’yı gezdirdiğimiz parka bir örtü serip yere uzandık beraber, sonra midyeciye vardık, buzzzz gibi iki Efes açtık, götürdük kızgın güneşin altında.

Hoop sonra sahne değişiverdi, Ayvalık’a düştük birden, imbat esiyor sanki hafiften, kadehte buz gibi rakılar, yiyemediğimiz tüm zavallı ızgara balık ve mezeler bize bakıyor, tabi Ayvalık’ın kedileriyle beraber, sonra yine sahne değişti, denizin içine kurulmuş masalara oturup çakırkeyif kafayla gülmekten ölürken buldum bizi, hem de hiç gitmediğimiz Marmaris veya Yunan Adası koylarında, öyle bir neşe, öyle bir mayışık huzur hali…

Sen bir gün demiştin ya bana, “Ben kışı bile sevdim seninle!”, ben hep nefret ettiğim yapış yapış “yazı bile” sevmişim seninle halbuki. Ayvalık’ı sevmişim, Antalya’da kavrulmayı, en mazbut aile otelinde bile fırlamalık yapmayı, seninle yine bir yerle gidebilme ihtimalini (senin deyiminle), gittiğimiz, gidemediğimiz her ülkeyi, her kasabayı… Hangi huzurlu kareyi hayal etsem içine seni oturtuveriyorum farkında olmaksızın, aklım beni ayartıyor ya yetmiyor seni de alıp götürüveriyor uzaklara, aklını çalıyor.

Sen sevgilim, bende yaptıklarım, yapamadıklarım ve yapabilme ihtimalim olan her şeyin vücuda geldiği yersin, “uzak ülke”’sin, gitsek de, gidemesek de.”Umut fakirin ekmeği!” demişler ya, sen olmasan ekmeksiz yaşar mıydı bu fakir!

Ki sen hala baş başa sıkılacağımızı düşünsen de bazen (ki ben de düşünüyorum doğal olarak zaman zaman) benim hayallerimdeki dünya turunun bir numaralı arkadaşısın! Üstelik bak bedava, masrafsız, zamansız….

Öyle işte sevgilim. Aklıma geldi, neyse ben saçlarımda deniz suyu kurumadan duşumu almaya gidiyorum denize bakan odamıza, yemekte görüşürüz!




By Tiftik- Akıl Hastanesi’nden dönerken, kendisinin kafa bi milyon gene her zamanki gibi.

Hiç yorum yok: